Tuesday, December 17, 2013
Wednesday, January 30, 2013
Küçük Oteller Derneği Kurulus Basın Lansmanı, Armada Hotel,İstanbul,Turkiye
KÜÇÜK OTELLER DERNEĞİ KURULUŞ BASIN AÇIKLAMASI
2000’
li yıllarla birlikte, tüm dünyada bireylerin yaşam tarzları, talepleri, seyahat
alışkanlıkları ve beklentileri, önceki dönemlere göre daha farklı bir yola
girmiştir. Yoğunlaşan ve rekabet hızı artan iş koşulları, hızlanan
iletişim, teknolojik imkanlar sayesinde öğrenme ve haber alma hızının son
derece artması nedeniyle tercihler ve trendler, insanların kendilerini daha iyi hissettikleri
koşullara , ürünlere ve mekanlara
yönelmiştir. Seyahat trendleri de bu akımdan en fazla etkilenen alanlardan
biridir. Daha özeli ve kendine özgü hizmet
ve ürünü arayan yeni tip bireysellerin tercihi de yerel özellikler barındıran, kendini içinde özel
hissedeceği, daha küçük ve sevimli otellere doğru olmuştur.
Küçük
oteller konusunda ülkemizin özellikle bazı bölgeleri, örneğin İstanbul, Ege sahilleri, Kapadokya
bölgesi gibi, daha yoğun olmakla birlikte, hemen hemen tüm illerimizde artık özellikli küçük oteller bulmak
mümkündür ve bu alanda yatırımlar da devam etmektedir. Türkiye’de çok nitelikli
küçük oteller bulunmaktadır. Türkiye’ye gelen yabancı misafirlerimizin önemli
bir oranı, küçük otellerimizi tercih etmektedir. Bugüne kadar, kendi kendilerine yollarına devam eden
Türkiye küçük otelciliğinin artık ciddi ve
güçlü bir organizasyon altında
buluşmaları ve her anlamda dayanışma içinde olmaları için Küçük Oteller
Derneği kurulmuştur.
Tüm
dünyada internetin hızla yaygınlaşması ve böylece insanların dünyanın neresinde olursa olsun, konaklayacağı
otele doğrudan ulaşabilmesi ve değişen seyahat
trendleri küçük ve butik otelleri ön plana çıkarmıştır. Her ülke bu gerçekler
ışığında bu tarz otelciliği geliştirmek amacıyla özel politikalar
oluşturmaktadır. Türkiye olarak bizim de bu tür politikalar geliştirmemiz
ve geliştirilen politikaları istikrar ve
birlik içinde uygulayabilmemiz, hem sektör hem de Turkiye turizmi açısından önemli faydalar sağlayacaktır. Bu birliği ve
istikrarı sağlamak açısından Derneğimiz sektörde var olan önemli bir boşluğu doldurmak üzere kurulmuş olup, bu amaç doğrultusunda önemli bir görev üstlenmiş
bulunmaktadır. Küçük oteller
ölçeklerinden dolayı modern dünyanın getirdiği hizmet ve pazarlama
standartlarını yakalamakta bazı zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Çoğu mesleğin
dışından gelen, sevgi ve özveriyle işini yapmaya çalışan küçük otel sahipleri
bu güçlüklerle mücadele etmekte çoğu zaman sıkıntılarla karşılaşmaktadırlar.
Derneğin kurucuları olarak bizler; bir grup küçük otel sahibi ve işletmecisi, ortak sorunların çözümünü, daha da önemlisi
fırsatların ve potansiyelerin, hem sektörümüz ve hem de ülkemiz açısından doğru
bir şekilde yönetilmesini, birlikte organize olmakta ve birlikte hareket etmekte
görüyoruz. Bu derneği kurarken son derece katılımcı ve demokratik olmaya
çalıştık. Sektörde emek veren, konuyla
ilgili olan birçok kişiden görüş aldık. Bununla da yetinmeyip yüksek katılımlı bir
ortak akıl toplantısı yaptık. Oradan çıkan sonuçları Yönetim Kurulu olarak
değerlendirerek Derneğimizin “ Yol
Haritasını” çıkardık. Bunu ana hatlarıyla
sizlerle paylaşıyor ve bu derneğin tüm yaşam evrelerinde aynı katılımcılığın ve
çok sesliliğin devam ettirileceğini taahhüt ediyoruz.
KÜÇÜK OTELLER DERNEĞİ
AMACI
1.Türkiye’deki “Küçük Otel” algısını ortaya çıkarmak, bu algıyı güçlendirmek ve Türkiye’nin turizm pazarlamasında güçlü bir şekilde yer almasını sağlamak.
2.Yurt
içi ve Yurt dışı sivil toplum örgütleri ile Küçük Oteller lehine işbirlikleri
geliştirmek.
3.Küçük Otellere satış ve pazarlama desteği vermek.
4.Yurtiçi ve yurtdışı turizm fuarlarına katılmak.
5.İlgili Kamu kurumları ile iletişimin yönetilmesi.
6.Hukuki konular, yatırımlar ve teknoloji konularında destek vermek ve danışmanlık yapmak.
7.Lobi çalışmaları yapmak .
8.Küçük otelciliğe uygun insan kaynağına ulaşım desteği sağlamak.
9.Personel eğitimlerinde destek vermek.
10.Otel standartlarını yükseltmede akademik ve teknik anlamda destek sağlamak.
11.Küçük Oteller arasında işbirliğini geliştirmeye ve güçlendirmeye ortam sağlamak.
12.Bölgesel olarak Küçük Otellerin örgütlenmesini sağlamak.
13.Küçük otellere özgü “kalite Standartları” oluşturmak ve sertifikasyon programı uygulamak.
14.Satın alma platformu oluşturmak ve maliyet yönetimine katkı sağlamak.
15.Dünya ve Türkiye turizmindeki gelişmelerden üyeleri haberdar etmek.
3.Küçük Otellere satış ve pazarlama desteği vermek.
4.Yurtiçi ve yurtdışı turizm fuarlarına katılmak.
5.İlgili Kamu kurumları ile iletişimin yönetilmesi.
6.Hukuki konular, yatırımlar ve teknoloji konularında destek vermek ve danışmanlık yapmak.
7.Lobi çalışmaları yapmak .
8.Küçük otelciliğe uygun insan kaynağına ulaşım desteği sağlamak.
9.Personel eğitimlerinde destek vermek.
10.Otel standartlarını yükseltmede akademik ve teknik anlamda destek sağlamak.
11.Küçük Oteller arasında işbirliğini geliştirmeye ve güçlendirmeye ortam sağlamak.
12.Bölgesel olarak Küçük Otellerin örgütlenmesini sağlamak.
13.Küçük otellere özgü “kalite Standartları” oluşturmak ve sertifikasyon programı uygulamak.
14.Satın alma platformu oluşturmak ve maliyet yönetimine katkı sağlamak.
15.Dünya ve Türkiye turizmindeki gelişmelerden üyeleri haberdar etmek.
Labels:
basın,
dernek,
dernek amacı,
istanbul,
kucuk oteller,
kuruluş,
sivil toplum orgutu,
turkiye,
yurtdışı,
yurtici
KÜÇÜK OTELLER CAZİBESİNİN KAYNAĞI NEDİR ?
Muhakkak ki hepimizin seyahat
deneyimleri olmuştur, gerek yurt içi ve gerekse yurt dışı. Konaklama sektörü
içinde faaliyet gösteren bizlerin gözlemleri biraz daha mesleki bir bakış açısı
içerir doğal olarak. Çok gezmiş görmüş yada bilinçli insanlar olarak, kendim de
dahil, kendi ülkem ya da bölgem dışında bir yere gittiğimde “daha az turistik”
ve hatta daha lokal yerlere, mekanlara, restoranlara gitmek isteriz. Bu eğilim
bir zamanlar belki daha azdı ama artık sayıları giderek artıyor. Çünkü her daim
resmini gördüğümüz, keşfettiğimiz yerler yanısıra bize daha cazip gelen şey;
daha keşfedilmemiş, ortaya dökülmemiş, yerleri, kültürleri görmek, yaşamak,
keşfin daha kalbine girmek isteğidir. Lokal
ve kültürel yaşamın cereyan ettiği en dip noktalardan birisi evlerdir mesela.
İstediğimiz kadar bir ülkeyi tanımaya çalışalım, o yerin tipik kültürel ve
insani yaşam biçimine ait kayıtlar evsel ortamlarda oluşur.
Bir yere gittiğimizde o yeri büyük bir otelde
konaklayarak gözlemlemek ile, daha lokal küçük bir otelde ya da evde misafir
edilerek gözlemlemenin farkı büyüktür.
Buradan yola çıkarak şunu
söyleyebiliriz; evet belki ev kadar olmasa da küçük oteller ülkelerin ve
bölgelerin kültürel ve yaşamsal değerlerini çok daha başarılı bir şekilde
içlerinde barındırırlar. Çünkü “standart olalım” dertleri yoktur, tek tip
değildir. O bölge ya da ülkenin mimarisi, mefruşatı, objeleri, yemekleri,
insanı, konaklayan misafirlere çok farklı ve yalın izlenimler verir. Samimi ve
sahicidir. Bu özeli arayan bir seyyah açısından olağanüstü bir fırsattır.
Mesela ben bir deneyimimi
aktarmak isterim. Halen Sultanahmet’te işlettiğim otel yaklaşık 80-90 yıl önce
inşa edilmiş, içinde bilindiği kadarıyla hariciyeci bir aile oturmuş, tipik bir
Sultanahmet evi. Sultanahmet denince
genel algı, “fazla turistik” tir. Ve öyledir de. Ama yakın tarihinde, esnafıyla, hane halkıyla,
okuluyla, hapishanesiyle bir yerleşim yeri olduğu da bir gerçektir. Dolayısı
ile bizim otelimiz gerçekten bir “ev”dir.
Bazen, otelini “çok lüks” döşediğini düşünen bazı otelci arkadaşlarımız- ki
otellerin dekorasyon tarzına bir şey diyemem , her şey yapılabilir yeter ki
ruhunu da koruyalım- bizim otelimizin
kendine özgü halini anlamakta zorluk çektiklerini gözlemledim. Ama müşteri
memnuniyet oranı, onlardan geride de kalmamaktaydı. Bizim otelimizin önündeki büyük incir
ağaçları, mandalina mevsiminde dalları yere değen mandalina limon ağaçları, Marmara
denizinin eşsiz ve sonsuz görüntüsü, aniden geliveren ezan sesi, sokaktaki
fırından yayılan ekmek kokusu, nereden
baksan elinle tutacak kadar yakın görünen Sultanahmet Camiisi ve Ayasofya
kubbeleri, sanki binalar ters yüz edilmiş gibi tuhaf bir şekilde her binanın
tepesinde yer alan düzenli-düzensiz teraslar ve hatta olmadık yerde karşınıza
çıkan tarihi dokulu duvarlar, İstanbul’un ruhuna dokunmak isteyen yabancı ve
özellikle de batılı müşteriler için “her şeye değer “ bir ortam sunuyor. Bu gözlemimi aktarmaktaki amacım tabi ki kendi otelimi övmek ya da değerli kılmak değil, ancak kendi
kültürel yapımızı, anladığım kadarıyla müşterinin
gözünden yansıtmaya çalışmaktır. Yani özetlersek; mesele sadece masa sandalye
yatak, mefruşat değildir. Otellerin
kültürel şeffaflık derecesi de bir o kadar önemlidir ve bizim gibi özellikli
küçük otelleri “kalmaya değer” kılan öncelikli faktör bence kültürel şeffaflıktaki başarılarıdır.Bunları
bilmek gayet güzel ancak, asıl sorun,
hızla yükselen trendlerin yarattığı bazı olumsuzluklardan, hem global anlamda
hem de ülkesel anlamda kendimizi
koruyabilmek, ve hassas niteliklerin
değerli kıldığı küçük otelleri devasa
bir “büyük otele” dönüştürmemektir. Bu
noktada Küçük Oteller Derneği çatısı altında toplanarak, her birimiz kendi
özelliklerimizi koruyarak ama birlik
içinde, “stratejik yürüyüşümüzü” daha
sağlam ve bilinçli bir şekilde yapmak, sanırım hepimizin ortak faydasına
olacaktır.
Bu arada, bir çok seyyahın görüşleriyle oluşturulan ve bir
internet sitesinden derlediğim küçük otellerle ilgili çıkarımları çok
kısaca paylaşmak istiyorum;
1.Küçük otellerle, seyahatin özü yakalanır.
2. Küçük oteller her bir köyü, kasabayı, şehri ve bölgeyi,
bir diğerine göre farklı kılar; keşfetmenin heyacanını yaşatır.
3. Lokal işletmeler, kazancın o bölgede kalmasını sağlar ve
o bölge ekonomisine katkı sağlar.
4. Küçük oteller kültürel değişime ortam hazırlar.
5. Küçük oteller çevrecidir.
6. Küçük oteller,
yöresel kültürü daha iyi
yansıtırlar.
Küçük Oteller
Derneği’nin hepimize hayırlı olmasını diliyorum.
Adnan MORDENİZ
Genel Sekreter
Labels:
butik,
kucuk otellerin cazibesi,
kultur,
sultanahmet
Subscribe to:
Posts (Atom)